21 Aralık 2012 Cuma


1     1.  Başlık ve URL (web sitesinin adresi)

2. Kimlik:
a. Yazan/üreten kim/kimler? Birey mi grup mu?
   Yazan, Merve Tunçtur.Kişisel(bireysel) paylaşımlarını yapmaktadır.

b. Blog kişisel mi profesyonel mi? Resmi mi gayr-ı resmi mi?
http://suslupuslublog.blogspot.com/   profesyonel bir blogtur.

3. İçerik:

a.     Blogun odağında belli bir konu mu var?
Evet.Moda üzerine ve süsleme üzerine yapılmış bir blogdur.

b.    İçerik bilgilendirici-eğlendirici–öğretici–ikna edici türlerinden hangisi/hangilerine giriyor?
Hem bilgilendirici, hem eğlendirici hem de öğretici bir blogtur.
     
c.     İçerik güncellenme sıklığı nedir?
Her ay farklı bir sayıda paylaşım yapılmıştır.örneğin eylül ayında 35 paylaşım yapılmışken,ekim ve kasım ayında 29 paylaşım yapılmıştır.


d.    Genelde site yazarı kendi mi içerik üretiyor? Yoksa başka sitelere link mi veriyor?
Merve hanım blogun da kendi konusunu üreterek belli görsel paylaşımlarla destekleyerek yayınlıyor.

4. Süre:
                       
a.     Blog ne zamandır yayında?
2012 Temmuz  ayından beri blog yayındadır.
        
         b. Arşivleri taranınca ne ortaya çıkıyor?

Yeni açılmış bir blog olduğu için fazla yayını mevcut değildir.  2012 yılında toplam 165 yayını bulunmaktadır.

5. Blog Roll kısmı:
   
         Blog Roll kısmı bulunmamaktadır.

6. Linkler:
           
a.     Google'ı kullanarak, hangi sitelerin bu bloga link verdiğini bulunuz.
http://www.blogger.com/profile/04945171606454395709
https://plus.google.com/110043113495446127895/posts



b.    Technorati'yi kullanarak, hangi sitelerin bu bloga link verdiğini bulunuz.
Merve hanım, Technorati’yi kullanmıyor.


c.     Blogda trackback kullanılıyor mu? Kullanılıyorsa miktarı çok mu?
Blogda trackback kullanılmıyor.



  7. Tartışma/yorum:
          a. Blog yorumlarla iki yönlü iletişimi sağlıyor mu?
             Evet sağlanmaktadır.

b.    Çok yorum var mı?
İlgi çeken resimler olduğu zaman evet yorum olduğunun farkına varabiliyoruz.

c.     Yorumlar genelde aynı kişilere mi ait?
               Hayır aynı kişiye ait değildir.

d.    Sözkonusu yorum topluluğu ile ilgili nasıl genellemeler yapılabilir?
Farklı kişiler tarafında yapılan yorumlarda çoğunlukla beğeni ve duyula ilgi belirtilmiştir.

8. Tasarım:
                       
a.     Görsel tasarım blogun amacını destekliyor mu, engelliyor mu?
Blogun görsel tasarımı sade,adına uygun ve pembelerle süslenmiştir.Göze hitap eden,hoş gözüken bir blog olmuştur.

b.    Sitede kolay gezilebiliyor mu? Neden?
Kesinlikle çok rahat gezilebilen bir site.Sol yan taraftaki kutucuklar yeterince bizi yönlendiriyor.Tek bir tıklama ile istediğimiz sayfaya gidebiliyoruz.

c.     Tasarımla ilgili genel izleniminiz nedir?
Blogun adı ile uygun bir tasarım olmuş. Pembe ve beyaz renginin birlikte olması sayfayı daha gösterişli bir hal kazansırmıştır.İtalik ile yazılan sol kösedeki kutucuklar bloga ayrı bir hava katmıştır.


9. Tavsiye
    
         a. Bu blogu sıralayacak olsanız 1-5 arası kaç puan verirsiniz?(1 "girmeye değmez", 5 “sürekli izlenmeli”)
 http://suslupuslublog.blogspot.com/ ben 5 puan verirdim.
         b. Verdiğiniz puanı açıklayınız.
Çünkü sürekli değişik ve moda üzerine yapılan bir blogtur.Ayrıca evimizde bulunan ve kullanmadığımız kumaşları nasıl değerlendireceğimizi ,elimizdeki boncukların çöp yerine boynumuza güzel bir kolye ile tamamlayabileceğimizi öğreten,öğretirken eğlendiren bir blogdur.

EĞİTİMDE SERBEST KIYAFET


Okullarda serbest kıyafet uygulamasına 2013–2014 Eğitim Öğretim yılında geçiliyor. Türkiye’de birçok okulda da halen uygulanıyor. Öğrencilerin bir kısmı şimdilik bu uygulamadan memnun,  bir kısmı da şikayetçidirler.
     Maddi durumu iyi olanlar, gardırobunda çeşit çeşit kıyafet bulunanlar,  fakirin derdinden anlamayanlar, özgürce kuralsız yaşamak isteyenler, okuldan kaçmanın daha rahat olacağını düşünenler bu uygulamadan şimdilik memnun görünüyorlar.
     Aynı okulda, aynı sınıfta ailesinin maddi durumu çok iyi olanlar ile yiyecek ekmeğe muhtaç olanlar mutlaka bir arada yaşayacaklardır. Aynı tip önlüklerle, formalarla bu zenginlik fakirlik farkı belli olmuyordu.
   Serbest kıyafet uygulaması ile okulların güvenliği nasıl sağlanacak? Öğrenciler ile öğrenci olmayanlar birbirlerinden nasıl ayrılacak? Girişlerde, teneffüs sonlarında kimlik kontrolü mü yapılacak? Kimliğini unutan veya kaybeden okula alınmayacak mı? Öğrencilerin kıyafetlerinin tek tip olması güvenlik açısından daha kolaylık sağlamaz mı?

30 Aralık 2011 Cuma

afkanistanda kurban için hazırlanan koçu bu hale getiren amerikan askerleri müslümanları vahşetle suçluyorlar. bu nasıl insanlıktır. bizleri vahşetle suçlayan insanların yaptıklarına bir bakın böyle insanlık olmaz!!!
etinin hazırladığı reklam oldukça güzel olmuş. reklamlarda tanıdık yüzleri görmek oldukça dikkat çekiyor.

  • Çok tatlı bir düş görürken birden
    - Öyle de mutlusunuzdur ki -
    Düş düşüverir onuncu kattan
    Böyle düşlerdir hep ömrümüzce süren
    Onuncu kattan düşmüşcesine
    ... Konuşur konuşur konuşurken
    Sebepsiz ‘dan’ diye susuvermemiz
    Sanki bir daha konuşmamacasına…
    Kimbilir belki de ölüm
    Hatırlamaktır önce öldüğümüz bir ölümü
    Eflâtun’un dediğince insanlar dünyaya gelirken
    Bütün dilleri bilirlermiş de unuturlarmış sonradan
    Ölüm de bu emsal bilip de unuttuğumuz bir dil olmasın
    Hatırlanmaya muhtaç

  • Bu günlerde herkes gitmek istiyor
    Küçük bir sahil kasabasina
    Bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...

    Hayatindan memnun olan yok.
    ... Kiminle konussam ayni sey...
    Herseyi, herkesi birakip gitme istegi.

    Öyle "yanina almak istedigi üç sey" falan yok.
    Bir kendisi
    Bu yeter zaten.
    Herseyi, herkesi götürdün demektir..
    Keske kendini birakip gidebilse insan.
    Ama olmuyor.

    Hani kendimizden raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
    Yani herseyi yüzüstü birakmak göze alinmiyor.

    Böyle gidiyoruz iste.
    Bir yanimiz "kalk gidelim",
    öbür yanimiz "otur" diyor.

    "Otur" diyen kazaniyor.
    O yan kalabalik zira...
    is, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    Güvende olma dugusu...
    En kötüsü aliskanlik
    Aliskanligin verdigi rahatlik,
    Monotonlugun dogurdugu bikkinligi yeniyor.
    Kaliyoruz...
    Kus olup uçmak isterken, agaç olup kök saliyoruz.

    Evlenmeler...
    Bir çocuk daha dogurmalar...
    Borçlara girmeler...
    isi büyütmeler...
    Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.

    Misal ben...
    Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum.
    Degil busehirden gitmek,
    iki sokak öteye tasinamiyorum.
    Alip götürsem gelmez ki...
    Bütün sokagim köpegim oldugunun farkinda
    Herkes onu o herkesi seviyor.
    Hangi birimizle gitsin?

    "Sirtinda yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardir;
    Evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin
    Kendi imalatimiz küfeler.

    Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.
    Ölüm var zira.
    Ölüme inat tutunmak lazim.

    Barik ufak kaçislar yapabilsek.
    Var tabi yapanlar, ama az
    Sadece kaymak tabakasi
    Hepmiz kaçabilsek...
    Bütçe, zama, keyif... Denk olsa.
    Gün içinde mesela...
    Küçücük gitmeler yapabilsek.

    Ne mümkün
    Sabah 9, aksam 18
    Sonra baska mecburiyetler
    Sıkisip kaldik.
    Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli
    Bu kadar agir olmamali.

    Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    Bir ömür karsiligi, bir ömür yani.
    Ne saçma...
    Bahar midir bizi bu hale getiren?
    Galiba.

    Ben her bahar aşık olmam ama
    Her bahar gitmek isterim
    Gittigim olmadi hiç
    Ama olsun, istemek de güzel.
dünyada en çok dikkat ceken reklamlardan biriymiş gerçektende öyle yaratıcılık budur. görüntüler hoş olmasada reklam genelinde güzel